Eğer "gerçeği" sadece sözcüklerin gelip dayandığı bir sınır ya da dur! levhası olarak değil de aynı zamanda her bir sözcüğün ve davranışın kendisinde içerilen yapısal bir imkansız olarak duyarsak, huzursuzluğu da söylemin yapılanışına has onarılamaz bir gerçek olarak duyabilme ve bu sayede de bu boşluğu her türlü insani üretimin ve karşılaşmanın vazgeçilemez koşulu olan başkalığın yeri olarak yaşatabilme şansımız olur. Söylemin huzursuzluğu, böylece söylemdeki bir huzursuzluk olarak da kavranabilir.
Sevinç Beyza Toktay'ın biri Freud'a diğeri de Lacan'a ait olan iki önemli eserin güncel bir okumasını yaptığı bu yazısında, evrensel bir perspektiften yola çıkarak günümüz Türkiyesindeki gözlemlerinden de masasına düşen soruları nasıl takip ettiğini ve metinlerin kavşağında ele almaya gayret ettiğini, derken masamıza takip edilesi yeni sorular bıraktığını paylaşabiliriz.
Sevinç Beyza Toktay'ın biri Freud'a diğeri de Lacan'a ait olan iki önemli eserin güncel bir okumasını yaptığı bu yazısında, evrensel bir perspektiften yola çıkarak günümüz Türkiyesindeki gözlemlerinden de masasına düşen soruları nasıl takip ettiğini ve metinlerin kavşağında ele almaya gayret ettiğini, derken masamıza takip edilesi yeni sorular bıraktığını paylaşabiliriz.