Yaratıcılık açıklanması belki de en güç kavramlardan. İçinde şüphesiz yaratım sürecindeki bir özneden radikal olarak kaçan asli bir unsuru barındırdığından: Freud'un deyişiyle Das Ding, Lacan'ın adlandırmasıyla La chose yani Şey. Nesnelerin en yücesi olan Şey'in zaten hiçbir zaman erişelememiş ve her daim kaybedilmiş olduğunun duyumsandığı mantıki bir zaman olarak ergenlik belki de bu sebeple yaratıcılığın en çok gün yüzüne çıktığı dönemlerden. Lacan'ın yücelltme tanımının kalbinde yer alan Şey, nesnenin berisine yerleşen hatta nesneleri, sanat eserini görünür ve imkanlı kılan yapısal bir boşluk.
Sevinç Beyza Toktay bu yazısında temsil etme uğraşında olan sanatçının her seferinde bu boşluğu yeniden gönüllü olarak var etmesinin ancak yaratıcılığa izin veren bir "gerçek"in şeyleri yerinden etme kapasitesinin karşılanmasıyla mümkün olduğunu anlatıyor. Bunu yaparken de okuyucuya oldukça yakından konuşabilecek sanatsal bir yaratım sürecinin, Jean McAdam Freud'un anlatısının ve onunla kurduğu diyalogun içinden geçiyor.
Sevinç Beyza Toktay bu yazısında temsil etme uğraşında olan sanatçının her seferinde bu boşluğu yeniden gönüllü olarak var etmesinin ancak yaratıcılığa izin veren bir "gerçek"in şeyleri yerinden etme kapasitesinin karşılanmasıyla mümkün olduğunu anlatıyor. Bunu yaparken de okuyucuya oldukça yakından konuşabilecek sanatsal bir yaratım sürecinin, Jean McAdam Freud'un anlatısının ve onunla kurduğu diyalogun içinden geçiyor.