Otizm, çocuklardaki psikozun belki de en ağır seyreden sendromlarından birisi. Dolayısıyla da farklı, bir o kadar da öğretici ve sabır gerektiren bir yere sahip. Söz konusu olan otizmli çocuklarla, bireylerle ve aileleriyle psikanalitik bir yaklaşımla çalışmak olduğunda ise bu hem sıkı bir kuramsal bilgiyi hem de bu bilgiyi klinik karşılaşmalardan itibaren her seferinde yeniden ele almayı ve Freud'un, Lacan'ın, Winnicott'un, Klein'ın, Bion'un temel metinlerinden itibarenden yeniden işlemeyi, düşünmeyi bitimsiz kılıyor. Ama daha da önemlisi her bir karşılaşmanın biricikliğinde bu biricikliği yakalayabilecek duyan, duyarlı, rafine bir kulağı gerektiriyor.
Tam da bu sebeple Sevinç Beyza Toktay'ın bu yazısı otizme dair kuramsal ve klinik bir yazı olmasının yanı sıra, bu ikisinin kavşağındaki etik bir konumlanışa, bunun nasıl da yazarın kendi öznelliğinden itibaren açılıp yolunu aldığına dair de bir yazı. Üstelik Türkiye'de otizme Lacanyen psikanalitik bakış açısını yeşertmesi gibi özellikli bir yere de sahip.
Tam da bu sebeple Sevinç Beyza Toktay'ın bu yazısı otizme dair kuramsal ve klinik bir yazı olmasının yanı sıra, bu ikisinin kavşağındaki etik bir konumlanışa, bunun nasıl da yazarın kendi öznelliğinden itibaren açılıp yolunu aldığına dair de bir yazı. Üstelik Türkiye'de otizme Lacanyen psikanalitik bakış açısını yeşertmesi gibi özellikli bir yere de sahip.