Birbir Gece Masalları'nın anlatıcısı Şehrazat'ın anlatısında etkileyici olan sadece öyküleri birbiri arasında bağlarkenki ustalığı değil, halkı karşısında baba işlevini yerine getiremeyen, bir soyağacı oluşturamayan ve dahası ölümü emreden bir Zevkin (Jouissance) esiri olmuş bir krala bir kadın olarak nasıl hitap ettiğine tanıklık etmek açısından da etkileyicidir. Ölüm dürtüsünü yaşam dürtüsüne evirişine, böylelikle de Şahriyar'ın içinde olduğu donmuş-sonsuz-mutlak zaman algısını artık şimdi-geçmiş-gelecek arasında ayrımların ve bağlantıların olduğu farklı bir zaman deneyimine çevirişine tanıklık ederiz. Donmuş bir sözü, gelişi beklenen, askıda bırakılan ve yeniden başlatılan bir söze dönüştürür Şehrazat her seferinde. Ancak böylelikle Şahriyar da arzudan geçmeyen mutlak bir Zevke mesafe alabilmeyi ve zevki ılımanlaştırabilmeyi becerebilir.
Bu Şehrazat sayesinde olmuştur, bir diğer deyişle tamamen-fallusa-inanmayanların tarafında olan kadınsı bir duyuş ve sözcüklerle ilişkileniş sayesinde.
O halde sembolik yasanın işleyebilmesi sadece ve tamamen fallusa bel bağlayan erkekliğin ötesinde Baba-nın-Adının ve fallusun herşey demek olmadığı, Başka'nın tarafında olan kadınsı sayesindedir.
Peki, tüm bunlar günümüzle ilgili ne söyler?
Sevinç Beyza Toktay'ın bu kapsamlı yazısından itibaren tartışabiliriz.
Bu Şehrazat sayesinde olmuştur, bir diğer deyişle tamamen-fallusa-inanmayanların tarafında olan kadınsı bir duyuş ve sözcüklerle ilişkileniş sayesinde.
O halde sembolik yasanın işleyebilmesi sadece ve tamamen fallusa bel bağlayan erkekliğin ötesinde Baba-nın-Adının ve fallusun herşey demek olmadığı, Başka'nın tarafında olan kadınsı sayesindedir.
Peki, tüm bunlar günümüzle ilgili ne söyler?
Sevinç Beyza Toktay'ın bu kapsamlı yazısından itibaren tartışabiliriz.